Tapınak Şövalyeleri
Tapınak Şövalyeleri veya Mabed Şövalyeleri(Latince: Pauperes
commilitones Christi Templique Solomonici / Süleyman Tapınağı ve İsa'nın Fakir
Askerleri), tanınmış Hıristiyan askerî tarikatlarından biridir. Resmî olarak iki
yüzyıl boyunca faaliyette bulunmuşlardır.
Fransız Soylusu Hugues de Payen tarafından 1119 Civarında Kudüs'te
Hıristiyan hacıları korumak için 9 şövalyeden oluşan bir grup kurdu. Katolik
Kilisesi tarafından resmî olarak 1129 yılında tanınan tarikat kısa zamanda
güçlenmiştir. En güçlü zamanlarında askerî varlıkları 20.000'i bulmuştur, fakat
bunların sadece % 10'u tarikata bağlı şövalyelerdir. Tarikatın ömrü neredeyse
Haçlı Seferleri'yle eş olmuştur. Beyaz renkteki eşyaları üzerindeki kırmızı
haçlarıyla Tapınak Şövalyeleri zamanlarının en korkulan savaşçılarından
olmuşlardır. Tarikatın askerî kanadı savaşlarda ün kazanırken tarikata bağlı
diğer gruplar, Avrupa genelinde ve Kutsal Topraklar'da geniş ölçekte
yapılanmışlardır. Kutsal Topraklar'da ve Avrupa'da birçok mevzi inşa eden
tarikat bankacılıkve para transferinin ilkel bir formunu bularak Hıristiyan
hacılara büyük kolaylıklar sağlamıştır.
Haçlı Savaşları'nın ardından tarikata büyük borçları olan Fransa Kralı
IV. Philippe'in kâfirlik ("Katolik olmayan" anlamında) ve eşcinsellik
gibi suçlamalarla, Tapınak Şövalyeleri'nin ortadan kaldırılması için Papa V.
Clemens'e yaptığı baskıların neticesinde 1312'de tarikat ortadan kaldırılıp tüm
mal varlığına el koyulmuş ve Tapınakçılar cadı avında olduğu gibi yakılarak
öldürülmüşlerdir. Son olarak 19 Mart 1314'te Jacques de Molay ve beraberindeki
tarikat üyeleri kazığa bağlanarak yakılmak sûretiyle idam edilmişlerdir
Tarikatın Yükselişi
Birinci Haçlı Seferi'nin ardından birçok hacı "Kutsal
Topraklar"ı ziyaret etmek için Avrupa'dan yola çıktılar. Fakat savaşlardan
sonra düzeni bozulan bu topraklarda bir çoğu haydutlar tarafından soyuldu ve
katledildi. 1118 yılında Fransız Hugues de Paynes ve arkadaşı Godfred Aziz-Omer
hacıları korumak amacı ile kuracakları tarikata destek sağlamak için Kudüs
Kralı II. Baudouin'e başvurdular. Kral onlara Müslümanlarca Zeytin Dağı olarak
adlanrılan Tapınak Dağı'nda bir yer verdi. Mescid-i Aksa'nın da burada
bulunması ve Süleyman Tapınağı'nın kalıntılarının da burada bulunduğuna inanılması
sebebiyle kurulan tarikat, “İsa'nın ve Süleyman Tapınağı'nın Takipçileri” adını
aldı. Kuruluşunda dokuz şövalyenin rol oynadığı tarikat, finansal kaynaklardan
yoksun olması nedeniyle tamamen bağışlara bel bağlamıştı. Tarikatın amblemi
olarak kullanılan aynı ata binmekte olan iki şövalye de bu sadeliği ve
fakirliği simgelemekteydi.
Tarikatın bu durumu fazla sürmedi. Clairvaux'lu Bernard, kurucu
şövalyelerden birinin yeğeniydi, Troyes kentinde toplanan konseyde tarikatı
Papa'ya anlattı ve Papa tarafından resmî olarak onaylandılar. Bundan sonra Papa
II. Innocentius tarafından yayınlanan özel bir fermanla tarikat mensupları
bütün ülke sınırlarından serbestçe geçme, vergi ödememe ve Papa dışında hiçbir
otoriteye karşı hesap vermeme gibi geniş haklara sahip oldu. Papa'dan
gördükleri bu destek sonrasında Avrupa genelinde soylulardan para, arazi ve
askerî destek gördüler.
Tarikat kazandığı bu güçle kısa zamanda gelişti. Haçlıların Kutsal
Topraklar'da kazandıkları savaşlarda büyük etkileri oldu. Ayrıca ellerine geçen
mali güçle ilk çek sistemi sayılabilecek sistemi geliştirdiler. Kutsal
topraklara gidecek kişi Avrupa'daki bir tarikat mensubuna parasını yatırıp
sadece tarikata üye kişilerin çözebileceği kodlama ile yazılmış bir mektup
alırdı. Daha sonra gideceği yere vardığında oradaki üyeden yatırdığı parayı
alırdı. Böylece soygunlarda can ve mal kaybı önlenmesi amaçlanmıştı.
Tarikat bağışlar ve kendi yatırımlarıyla elde ettiği gelirlerle
Avrupa'nın ve Ortadoğu'nun birçok yerinde kiliseler ve kaleler kurdu. En güçlü
zamanlarında Kıbrıs Adası, tarikatın yönetimi altındaydı.
Haşhaşiler
Haşhaşinler veya Haşhaşin tarikatı 1090 yılının Eylül ayında İsmaili din
adamı Hasan Sabbah tarafından kurulmuş bir dini tarikat ve siyasi bir örgüttür.
Tarikat, İsmaililik mezhebini temel alan Fatımiler devletinde dinsel bir
hizipleşme sonucu ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan iki koldan biri olan Nizarilik
kolunun temsilcisi olan Haşhaşin tarikatı önce İran sonra da Suriye'ye
yayılmıştır. Kuşatılması ve ele geçirilmesi güç kaleler temelinde örgütlenmiş
olan Haşhaşin tarikatı önemli kişilere yönelik suikastlere dayanan etkili bir
askeri strateji geliştirerek Orta Çağ İslam dünyasında çok önemli ve farklı bir
güç olarak ortaya çıkmıştır. Haşhaşin tarikatı ideolojik açıdan dönemin Sünni
siyasi ve dini çevrelerini, özellikle Abbasi Halifeliği ve onun koruyucusu olan
Büyük Selçuklu Devletini düşman kabul etmiştir. Bununla birlikte Haşhaşilerin
Haçlıları ve Moğolları hedef alan bazı saldırıları da olmuştur.
Bu kadar bilgi yeter. Bu bilgiler i yalnızca bilgilendirme amaçlı
yazdım. Asıl konuya birazdan gireceğim. Hepiniz Assasin’s Creed oyununu
duymuşsunuzdur. Bu oyunun senaryosunun büyük bir kısmı Haşhaşilerle Tapınak
şövalyelerinin savaşını konu alıyor. Hikayede Piece of Eden (her ne haltsa)
adında sihirli güçleri olan bir elma var ve iki tarafta bu elmanın peşinde.
Geçen gün aklıma “şu torrenti açayımda assasins creed revelations oynayıp
nostalji yapayım fikri geldi. Sonuçta oyun Türkiye’de geçiyor. Oyuna başladım
ama dikkatimi çeken tek şey bu tapınak şövalyelerinin bir farklı olduğuydu. NTV
tarihin 36. Sayısında bu oyunu anlatmıştı dergi 2 sene önce. Dergideki şu bölüm
dikkatimi çekti:”Tapınakçılara yüklenen suçlar arasında Hz.İsa’yı reddedip “Bafomet”
adlı bir puta tapmak da vardı; Bafomet,”Muhammed’i çağrıştıran bir kelimeydi…”
İşte yazımızın konusu bunun üzerine.
Peki Kabala ne? Bir çoğumuz kabalanın Hz.Süleyma nın da kullandığı bir
öğreti olduğunu düşünüyoruz. Peki kabala aslında nedir?
Kabala, Tevrat inmeden çok daha önceleri Yahudi ruhban sınıfının
geliştirdiği bir öğretidir. Kabala büyü ve şeytani güçlerle bağlantı sanatıdır.
“Negatif güçlerin öğretisi” olarak tanımlanan Kabalizm temelde şeytanın dininin
tüm özelliklerini içerir. Masonluk tamamen kabalist öğretiye dayalıdır.
“Gelenek” veya “Ağızdan kulağa” anlamına gelen kabala “sır” esasına
dayalıdır. Bu sırların tamamı “Jerusalem Lodge (Kudüs Locası) nın üç Kabalisti tarafından
ezberde tutulur. Kabalistlerden biri öldüğünde diğeri İsrail’in 70’ler
Meclisinden (Sanhedrin) seçilen bir aday aynı bilgileri devralır.
“Kabala kitaplarının metinleri sembollerle doludur. Her devirde bunların
manasını bilen üç Yahudi bulunur. Bunlardan ölenin yerine bir alt kadameden
(Sanhedrin 70’ler meclisi) en iyisi seçilir, diğer ikisi tarafından sırlara
vakıf edilir.” (Türk Mason Dergisi, s.21, sh.1095)
“Sanhedrin üyelerinin tümü büyü
bilmek zorundadır.” (Das Reich Satans, Karl R.H. Frick, sh. 85)
Faal, Kara Büyü ve Şeytanla ilişki kurma ile ilgili bilgileri kapsayan
Kabala, Masonik öğretinin temelini oluşturur. Bu nedenle Kabala’nın teorik ve
pratik uygulamarı ile ilgili bilgiler 33 kademeye ayrılmıştır. Kabala’nın
vermeye çalıştığı eğitimin özü ise metafizik güçlerle irtibat kurarak (onlara
göre) Evrenin ulu Mimarı Şeytan’ın sırrının tüm manalarını içeren bilgiye
ulaşmaktır.
“Kabala büyücülüğün anlamını kavrar. Kabala sayesinde kara büyü dünya
çapında itibar görmüştür.” (Das Reich Satans, Karl R.H. Frick, sh. 101)
“Kabala bilinçaltının kapılarını açan ve ruhu saran manevi değerlerin
dışarı çıkmasını sağlayan anahtardır. Masonluk onu insanın yaşamı anlaması için
gerekli görür” (New Age Mason Dergisi sayı 77, sh. 31)
Kabalist eğitimle yetiştirilecek olan adaylar, Mason Üstad-ı Azamlar
tarafından dikkatle seçilir ve aday, ancak bir kademenin bilgilerini tam
anlamıyla hazmedince diğer bir kademeye geçebilir. Bu taktiğe masonik dilde:
“Uykulu gözlere ışığın yavaş yavaş verilmesi” denir.
İşte kabala. Ben bunları g*tümden uydurmuyorum yazın google a kabala ve
Hz.Süleyman diye literatür taraması yapın. Peki bunun haşhaşilerle ne ilgisi
var? Kara büyü denince akla simya gelir. Simya değersiz cisimleri altına
çevirme büyüsü demek. Tabii ki bu bir hurafe. Simya deyince akla Tapınak
Şövalyeleri gelir. Tapınak şövalyeleri aforoz edilerek idam edilmişti,
kurtulanlar İskoçyaya sığınıp duvarcılar loncasına sızıp masonluğun temellerini
atmışlardır. Tapınak şövalyelerinin en büyük düşmanı haşhaşilerdi. Uzunca bir
süre savaşmışlar. Ondan sonrada Moğollar gelip bu haşhaşileri ortadan
kaldırmışlar. Google amca bana bu kadar bilgi verdi, ama siz isterseniz bir
masona danışın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder